24 Ağustos 2016 Çarşamba

BÜYÜK SAAT

Rehber ara ara sürekli olarak dinlediğim bir müzik grubudur. Bu yazıyı kaleme almama Büyük Saat parçaları vesile olmuştur. Tam da bundan yaklaşık iki saat önce büyük saat kavramını düşünmeye başladım. Zaman akmasına karşı koyamadığımız lakin hiç geçmiyormuş gibi yaşadığımız tükenmeyecekmiş gibi harcadığımız bir kavram bana göre... Büyük saate gelince niceliksel olarak bakacak olursak sonsuz sayıda (yine de kişiden kişiye hayal gücüne ve kişinin yetiştiği ortama dayanan farklılıkları barındıracaksa da) bir çocuk için devasa bir duvar saati olabileceği gibi yetişkin bir birey için iri bir kol saati olabilir. Niteliksel olarak değerlendirecek olursak sonsuza işleyen zaman olacaktır. Bana gelince ise büyük saat sonsuzluktur, hiç durmadan sonsuza kadar işleyen zaman gibi. Benim dünyamdaki büyük saatte her yaşam yeni bir pil demektir. Bununla da kalmıyor elbet büyük saatin ortasında bu pili oynayan birey olsa da akrep bireyin içinde yetiştiği toplumu, etnik unsurunu barındırdığı ırkın kültürünü, yaşam biçimini temsil etmekte. Çünkü birey kendi çevresindeki toplumsal olayların merkezinde yer alır. Her olaya, olguya, fikre karşı birtakım görüşlere sahiptir. Doğal olarak da çevresindeki durumlarla yakın bir etkileşim içindedir. Yelkovan ise bana göre bireyin yaşadığı galakside yer alan bir gezegende olan durumlardır. Her ne kadar birey yaşanan vakalardan haberdar olsa da (bunları kendinin özel ilgi alanı olmadıkça ya da kendi yakın çevresiyle alakalı olmadıkça) daha uzaktan takip eder. Büyük saat kavramını böyle değerlendirdiğime göre sizce sonsuzlukta bir birey nasıl davranmalıdır ki ülkesi, ailesi, geleceği daha mükemmel hale gelsin ya da yaşadığı gezegene pragmatik bir parça bıraksın?
Buraya değinecek olursak ülkemizdeki gündemden de biraz bahsederek bu bireyimizin önce her türlü düşüncüye belirli miktarlarda saygı duyması gerekmektedir. Tabi bu saygıyı kendi içinde sınıflara bölebilir. Kendine çok zıt düşüncelere daha az saygı duyarken kendine yakın olan düşünceleri savunacaktır. Ama bana göre öncelikle her düşünce dinlenmeli ve bir miktar saygı duyulmalıdır ki hoşgörü ve beraberlik ortamı oluşabilsin. Tabi ki önce düşünen bir varlık olan insanı dinlemek gerekir ki dinlenilenin ne anlatmak istediği anlaşılabilsin. Anlaşılan düşünceye saygı duymak daha da basit olacaktır. Bu dinleme tamamen önyargılardan arınmış ve sadece karşındakinin ne anlattığını anlamaya yönelik bir dinleme olmalıdır. Aksi halde karşıdakinin anlattığından çok bireyiniz kendi anlamak istediğine yönelecektir. Anlatmak istenilen doğruya en yakın şekilde anlaşıldıktan sonra bireyimiz bu görüşe zerre kadar da olsa saygı duymalıdır ki demokrasi dediğimiz kavram oturabilsin. Yap-boz gibi düşünebiliriz. Toplumun en küçük parçası olan birey görüşlere saygılı olursa toplumda demokrasi uzun sürede yıkılamayacak şekilde kendiliğinden kuvvetlenmeye başlayacaktır. Çünkü görüşlere olan saygı görüş farklılıklarını gericilik ya da yobazlık olarak değil mükemmel bir çeşitlilikle gelen ahenk olarak niteleyecektir. Bu durumda da sonuç korkmadan düşünen düşündüğünü açıklayan ve toplam tarafından baskı görmeyen bireyler çeşitlilikler içerisinde bir olmayı birlik olmayı yalnızca zor anlarda değil her anda bu beraberliği sürdürmeyi öğrenecektir. Bireyin yardımlaşma duygusu geliştiği gibi sosyal etkileşimi de artacak ve toplum yıkılması daha güç birbirine kenetlenmeye başlayan kocaman bir akrabalığa dönüşecektir. Birlik ve beraberliği yaşadığımız şu günlerde bunun kıymetini bilmeli ve bunu daim kılmak için makul olan her yola adım atmalıyız. Bu sayede toplum refah seviyesi daha yüksek, zor durumda kalana birden daha fazla kişinin koştuğu paylaşımın arttığı fedakarlığa sık rastlanan bir devlet bütünü haline gelecektir.
Velhasıl bunların hepsini yapmak için önce düşünen bireylere, irdeleyen beyinlere, düşünmeye sevk eden ebeveynlere ihtiyacımız var. Evlatlarınızı düşüncelerini açıklarken susturmayın, komşunuzla siyasi görüş farklılıkları için küsmeyin, arkadaşınız x politikacısını eleştirdi diye onunla irtibatı kesmeyin. Görüşlere saygı duyun ki sizin görüşünüze de saygı duyulmasına örnek, rol-model olun. Görüşlere saygınız olsun ki özgürlükçü bir ortam oluşturabilelim. Acımasızca eleştirip karşıdakine havlu attırmaya çalışmaktansa tartışarak (buradaki tartışmadan kastımız beyin fırtınasıdır.) , konuşarak görüşleri anlayın, sorunları çözün. Unutmayın ki siyaset bir insanı dahi kırmanıza sebebiyet verecek kadar değerli bir şey değildir. Sonsuzlukta hepimiz de katkıda bulunmaya çalışan sonsuz sayıda mükemmel saatleri çalıştıran minicik pilleriz. Hatırlanmak ve anılmak istiyorsak ardımızda hoş zamanlara tanıklık etmiş hayata yön veren saniyelik anılar bırakmalıyız. Tabi bunlar benim düşüncelerim ve görüşlerim dilerim bu yazıyı okuyan herkes ufacık saygı duymayı dener. 😊Güzel, mutlu, birlik ve beraberliğin olduğu günlere...
 B.K

2 yorum:

  1. Farklı bir bakuiış açısı ile günümüzde olması gereken durumu çok güzel anlatmışsın . Keşke herkes farklı fikirlere gereken saygıyı gösterebilse

    YanıtlaSil
  2. Eline sağlık güzel bir yazı olmuş. Her fikri öğrenmeye çalışmak ne diyor diye bakmak herkesin yararına olur fikirlerimize çok ters olsa bile en azından eleştirirken neyi eleştirdiğimizi bilmek için gerekli bir konu.
    K.K

    YanıtlaSil