11 Ağustos 2016 Perşembe

UNUTULAN MHP VE DEMOKRASİ SAVAŞI!





Gündemimizi son olaylardan önce oldukça meşgul eden MHP kurultayı son olayların etkisiyle arka plana düşse de ülkenin normal bir düzene girmesiyle yeniden hareketlenecek gibi duruyor.Peki aylardır süren muhalefet-genel merkez çekişmesi nereden başladı nasıl gelişti? MHP'nin idari kadrosunun pasif kaldığı ve ülke yönetimine görevi olan etkin muhalefeti yerine getiremediği çoğu kişinin bildiği bir konu fakat yönetimin ve Devlet Bahçeli'nin devlet adamlığı kimliklerine bir diyeceğim olamaz gerektiği yerde milletin çıkarı için gereken desteği vermesi sadece muhalefet hissiyle hareket etmemesi milletin çıkarlarını düşünmesi takdir edilecek bir durum kaldı ki bizim eleştirdiğimiz konular bunlar değildir.

Yazıya tam girmeden önce şunu da belirtmek istiyorum; evet her siyasi parti iktidar olma isteğiyle hareket eder fakat bunun yöntemleri her parti için farklıdır. MHP diğer partiler gibi sadece oy alıp iktidar amacı güden bir parti değildir, olamaz.Herkesin MHP'nin ideolojik bir parti olduğunu ve ideolojisinin belirttiği sınırlarla bu amaca ulaşmak zorunda olduğunu kabul etmeli.

7 Haziran seçimlerinden sonra MHP aldığı 80 vekil ile büyük bir patlama yaşamış ve vekil sayısını neredeyse 2 katına çıkarmıştı.Çoğu kişinin bunu büyük bir iş olarak görmesi yanında HDP'nin de 80 vekil çıkardığını hatırlatmak isterim.Bir tarafta Türk milliyetçiliğini savunan bir parti bir tarafta Kürtçülük yapan bir terör örgütünün desteğini almış bir parti.Buranın suçlusu ne tek başına MHP ne de tek başına millettir.Biz konumuz gereği genel merkezin eksiklikleri ve muhalefetin gelişmesine bakacağız.MHP muhalefeti uzun yıllardır süren bir harekettir. 2002 seçimlerinden sonra sürekli bir aday çıkıp genel başkanlık adaylığında bulunmuş fakat genel merkezi yıkamamıştır.1 Kasım seçimlerinden sonra ise vekil sayısının düşmesi, HDP'den vekil sayısı olarak geride kalması  MHP'deki değişim isteğini hiç olmadığı kadar üst seviyeye çıkardı.Bunu ilk başta 3 aday sonradan Ümit Özdağ'ın da istifa ederek muhalefet saflarını katılmasıyla birlikte 4 aday çekmeye başladı.

Adaylara baktığımızda;

                                                      Sayın Sinan Oğan;

Genç olması ve vekillik dönemindeki yaptığı başarılı çalışmalarıyla MHP'ye hareket getireceğine kesin gözüyle bakılıyor.Gençliğini Ülkü Ocaklarında geçirmiş, MHP'nin her kademesini, yapı taşlarını bilerek gelmiş bir aday. Genç olması kendisinin en büyük artı yönü olsa da eksi yönü olarak da görülüyor siyasi pişkinliğe tam ulaşamamış olma izlenimini veriyor tabana. Sinan Oğan bir dönem sonra MHP  tabanının içine sinen aday olmasına kesin gözüyle bakılıyor.Genel destekçileri gençler ve demokratlardan oluşuyor.

                                                     Sayın Ümit Özdağ;

Genel merkezin karşısına daha önceden çıkmış muhalefetin canlı kalmasını sağlamış adaylardan olarak önplanda duruyor.Babası Muzaffer Özdağ'ın MHP kurucularından olması tam anlamıyla kendisine MHP'yi şahdamarına kadar bilen, Ülkücülüğü tartışılmayacak bir isim.Çoğumuz onu televizyon programlarında davetli olarak görmüşüzdür.Son seçimlerde Antep'te MHP'nin büyük oy patlamasının başmimarlarından başarılı bir siyasetçi.Önceki dönemlerde muhalefeti temsilinden dolayı kendine ait kadroları var. MHP'nin içinden gelerek Ümit Hoca olması tabandan ses bulmasına olanak veriyor.


                                                 Sayın Meral Akşener;

Çoğumuzun DYP döneminde İçişleri Bakanı olarak görev yapması ve MHP milletvekiliyken meclis başkanvekilliği makamından meclisteki sayılı kadınlardan olmasına rağmen genel kurula verdiği ayarlarla biliyoruz.2007 yılında MHP saflarına katıldı ve şu an genel başkanlığa aday olacak bir konuma geldi.Son seçimlerde 7 Haziran'da vekil seçilirken 1 Kasım'da aday gösterilmedi ve muhalefet saflarına o da katıldı.Akşener'i genel kabul olarak çoğu kişi kabul etti CHP-AKP tabanında bile büyük ses getirdi.Fakat başta söylediğim gibi MHP'yi sadece iktidarı hedef alan bir parti olarak görmemeliyiz.Akşener'in karşısına çıkacak en büyük engel Türkeş zamanında siyasette olmayan birinin günümüzde MHP'yi ülkücüleri iktidara taşımak amaçlı mı
                                                yoksa kendini taşımak amaçlı mı  genel başkanlığa aday olduğu.

                                                      Sayın Koray Aydın;

Kendi deyişiyle ''Dava nöbetinde bir ömür'' geçiren, siyasete başladığı andan itibaren bu partide olan, partinin en zor dönemlerinde partisini sahiplenen, en alt kadrolarından en üste gelen bir isim.Tanıyanlar çoğunlukla üçlü koalisyon döneminde Bayındırlık ve İskan Bakanı olarak görev yapması ve yolsuzluk iddialarına karşı istifa ederek kendi rızasıyla Yüce Divan önüne çıkarak bütün hakimlerin oybirliğiyle aklanmasıyla tanıyor.Son seçimlerde 7 Haziranda vekil seçilirken 1 Kasım seçimlerinde seçilemedi.MHP tabanında radikal ve teşkilatçı unsurların desteklediği bir isim.Ömrünün başından sonuna kadar hiçbir siyasi partiye gitmemiş siyasi deyişle çizgisinde bir kırığı olmayan
                                                      isim.Partinin kurucu lideri Başbuğ Türkeş'in yanından bir an bile ayrılmayarak attığı her adımın peşinden giderek MHP'nin bu günlere gelmesini sağlayan, öldüğü zaman hayatının en zor anlarından olduğunu söylediği Başbuğ'un ölüm haberini kamuoyuna duyurma görevini alan, cenaze konuşmasını yapacak kadar hareketin içinden gelen bir isim.


Bu 4 aday arasında başı çeken 2 isim Koray Aydın ve Meral Akşener. Hatırlatma ihtiyacı duyuyorum, MHP'de her şey her an değişebilir.Bu adayların başı çekmesi diğer adayların güçsüz olduğu anlamı çıkartılmasın MHP'nin 1997'deki Kurultay'ında en çok imza toplayan aday Tuğrul Türkeş olmasına rağmen Devlet Bahçeli seçim sonucu genel başkan olmuştur.Meral Akşener genel halk kitlelerinden büyük destek görerek MHP'yi alabileceği en yüksek oyla siyasetimizde MHP'ye eleştirilerden olan kadın vekil sayısına bir cevap olarak iktidar ortağı yapabilecek aday olsa da bir merkez sağ siyasetçisi olarak MHP'yi ideolojik çerçevesinden çıkartarak bir DYP-ANAP-AKP gibi merkez sağ partisi haline getirme ihtimali çok yüksektir.Unutulmasın ki Ülkücüler ne kadar hor görülüp kenara atılarak, giyimleri, davranışları vs... gibi bir çok eleştirilere uğrasalarda bu ülkenin fikir hayatına can vermiş, yapıtaşlarından olmuşlardır ve millet ne zaman sıkışsa '' Nerede bu Ülkücüler'' diye veryansın etmektedir.(Araştırınız: HDPlilerin Denizli mitingi sonrası esnaflara zarar vermesi sonucu esnafın bağırışı, 15 Temmuz darbe girişiminde tankların önüne ilk dikilenlerin ülkücüler olması) MHP'nin merkez sağ parti konumunu alıp iktidar olarak Ülkücüleri kaybetmek veya 3-4 puan daha az oyla koalisyon ortağı olarak Ülkücülerin Ocak geleneğinden gelmiş genel başkanlarla bildiğiniz Ülkücüler olarak yönetilmesi arasında MHP tabanı ve sempatisi olanların bir seçim yapması gerekmektedir. Günü kurtarmak amaçlı yarını yok eden hamleler yarın sizin hakkınızda söylenecek sözlerin hayır mı şer mi olacağına karar verecektir.Koray Aydın'ın, Sinan Oğan'ın veya Ümit Özdağ'ın genel başkan olarak gelmesi Ülkü Ocak'ı geleneğinden gelen gene Ülkücülerin Ülkücü olarak kalabileceği MHP, ilk önce  koalisyonlu bir hükümet ardından tek başına iktidara gelmesiyle Türkiye'yi Turan'ın umut ışığı yapabileceği bir parti olacaktır.
K.K

3 yorum:

  1. Peki koalisyon dönemi günümüz türkiyesinde nasıl olur? Tek partili dönemden koalisyona geçiş ve hangi parti ile kurulan bi koalisyon olacak AKP mi CHP mi. ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koalisyon dönemi günümüz Türkiyesi'nde günümüz Avrupa'sında nasıl oluyorsa öyle olur.Tek partili dönemden koalisyona geçiş sorusunu anlayamadım demokrasinin gereği olarak ne gerekiyorsa o olacaktır.Hangi partiyle kurulacağı çıkarılacak vekil sayılarına bağlı olacaktır.
      K.K

      Sil
  2. Artık başkanlık sistemi geldiğine göre mhp nin iktidar hedefine yönelmesi ve bu uğurda gerekeni yapması lazım gelmez mi , koalisyonlu sistemler bu gün itibariyle bitmistir. Teşekkürler

    YanıtlaSil